Kırklar Türbesi

Dörtdivan ilçesine bağlı Kılıçlar köyü sınırları içinde bulunan bu tarihi yapı, ilçe merkezinden aşağı yukarı 8 kilometre uzaklıktadır. Aladağ sokak üzerinden özel araç veya taksi ile gidilerek yaklaşık 15 dakikada ulaşım sağlanabilir.

Yöre halkı için kutsal bir alan olarak kabul edilen bu türbenin çevresinde, geçmişte kırk adet kuyunun var olduğu ifade edilmektedir. Günümüz de ise burada yalnızca iki adet kuyu bulunmaktadır. Kuyunun içindeki su her zaman aynı seviyede olmaktadır ve suya bakıldığında 10 – 15 litre civarında görünmektedir ama kuyudan ne kadar su alınırsa alınsın, su hiç azalmamaktadır.

Anlatılan rivayetlere göre; kuyuda, su hiç eksik olmamıştır. Sadece Kıbrıs Savaşı zamanında kuyulardaki sular çekilmiş ve kuyular kurumuştur. Savaş sona erdikten sonra su yeniden eski haline gelmiştir. Türbenin çevresindeki bir diğer özellik; türbe çevresinde bulunan taşların değişik şekillerde olmasıdır. Burada bulunan taşlar kaya kütlesi şeklinde değil, ince ve yassı bir biçimdedir.

Dileklerinin kabul olacağına inanarak, türbeye çocuk kıyafetler bırakanların da olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca yaz aylarında çevrede meydana gelen kuraklık sebebiyle Dörtdivan ilçesindeki insanlar bu türbeye gelerek yağmur duası etmektedir.

Yapısı ve şekli ile değil, hikayeleri ve değeri ile kendine oldukça fazla ziyaretçi çeken bu türbe, Dörtdivan’a uğrayan turistlerin gitmesi gereken bir yerdir.

Giriş ücreti yoktur.

Türbenin sahibi; Bolu sınırları içinde yer alan Gice Köyü’nde, 17. yüzyılda, yaşayan Hacı Ali Merdan isimli bir hocanın oğludur. Tek odalı bir biçimde yapılmış olan türbenin duvarlarının inşasında taş ve çatısında kiremit kullanılmıştır. Yapım yılına ait net bilgi yoktur.

Bu türbede, Kırklar Türbesi’nde olduğu gibi, sürekli dua edilmekte ve istekler dile getirilmektedir. Bu etkinlikler, bölge halkı tarafından bir gelenek haline getirilmiştir ve sürekli olarak yapılmaktadır. Bölgeye gelen turistlerin birçoğu bu yapıyı ziyaret etmektedir ve zaman zamanda köy halkı ile geleneklerini gerçekleştirmektedirler.

Mekânın giriş ücreti yoktur.

Konak, taştan yapılma dörtgen bir zemin kat üzerine 2 kat daha çıkılarak yapılmıştır. Toplam 3 kattan oluşan bu konağın yapımında ahşap kullanılmış ve günümüze kadar oldukça fazla hasar görmüştür. Bolu yöresinde yaşayan ve bölgedeki dağların içine sığınarak savaşan ünlü ozan Köroğlu’nun bu konakta yaşamış olduğu ifade edilmektedir. Rivayetlere göre Köroğlu, uzun bir süre bu konakta yaşamıştır ve dağlara çıktıktan sonra konağı çocuklarına, daha sonra ise torunlarına kalmıştır.

Konak, sit alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır ve halen restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Konak dışarıdan görülebilir ve devam eden restorasyon çalışmalarının sürecine göre içeriye girilebilir. Dörtdivan Belediyesi’nin yapmak istediği projeye göre; restorasyon çalışmaları bittiği zaman bu konak bir müze haline getirilecektir. Konak, Dörtdivan ilçesini ziyaret eden hemen her misafirin uğradığı bir yerdir.

Giriş ücreti yoktur.

Bu bölgede inşa edilen evler, çevre bölgelerde bulunan diğer geleneksel evlerden daha farklı biçimde yapılmışlardır. Geleneksel Dörtdivan evleri kendine özgü özellikler bulundurmaktadır. Bu evler; yerden 50 - 100 santimetre yükseklikte inşa edilmiştir ve evlerin tahta döşemeli bir giriş bölümü bulunmaktadır.

Evlerin giriş katında geniş bir avlu ve avluya bağlı 2 - 3 adet oda, birer kiler ve tuvalet bulunmaktadır. Evin avlusunda merdivenler bulunmaktadır ve üst katta ise, ufak bir salon daha mevcuttur. Üst kattaki salona bağlı iki veya üç oda, birer tuvalet ve banyo bulunmaktadır.

Yakın zamanda, beton yapılara geçilmesi ile birlikte, gelişen tasarımlarda; içeriden yukarı çıkılmasını sağlayan merdivenler yerine dışarıdan yukarıya çıkılan merdivenler kullanılmaya başlanmıştır. Bu evlerin birçoğu halen kullanılmaktadır ve ilçeye gelen yerli – yabancı turist ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görmektedir.

Buradaki şifalı su kaynağında bir çeşme yapılmıştır. Çeşme yanında, çeşmeye bağlı olarak, bir adet mescit ve bir adet banyo yapılmıştır. Uzun yıllardır aktif olarak kullanılmakta olan bu su kaynağının fazlasıyla şifalı olduğu ifade edilmektedir. Bu sudan içerek ya da bu su ile yıkanarak cilt hastalıklar, cilt lekeleri, böbrek ve mide rahatsızlıklarını gidermenin mümkün olduğu ifade edilmektedir. Bölge halkı sürekli bu suyu kullanmakta ve bu su sayesinde şifa bulduğunu belirtmektedir.

Dörtdivan’ı ziyaret eden birçok turist bu çeşmeyi ziyaret etmektedir. Çeşmeyi ziyaret eden turistler, bu sudan içmekte, bu su ile yıkanmakta ve bazıları bu suyu şişelere doldurarak evlerine götürmektedir. Suyun iyileştirici olmasına yönelik herhangi bir bilimsel veri bulunmamaktadır ve suyun nasıl bulunup kullanıldığına dair herhangi bir belge yoktur. Su kaynağı hakkında tek bilinen; uzun yıllardır bu bölgede yaşayan insanların bu suyu kullandığıdır.

Bu mekanlar; kuş gözlemcilerinin gözde mekanı ve sıra dışı bir hikaye sahibi Yeniçağa Gölü, piknik, kamp gibi aktiviteleri gerçekleştirmek için uygun olan Gölcük Gölü ve Tabiat Parkı, kış sporlarına ilgili olanların uğrak mekanı Kartalkaya Kayak Merkezi, tarih ve kültür sevdalısı olanların ziyaret edebileceği Bolu Müzesi, ilçe yakınında yer almaktadır.

Bu gölün, Dörtdivan’a uzaklığı yaklaşık 10 kilometredir. Göle ulaşmak için; Cami Caddesi, Dörtdivan Caddesi, 43. sokak ve 45. sokak üzerinden yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuk gerçekleştirmek gerekir. Özel araç ya da taksi ile bu ulaşım gerçekleştirilebilir.

2780 dekarlık bir çanak gölü olan Yeniçağa Gölü’nde olta ile avlanmak serbesttir ve göl içerisinde sazan, karabalık, kerevit gibi tatlı su balıkları yaşamaktadır. Çevresinde kuş gözlem kuleleri bulunan bu göl, her göç döneminde çeşitli kuş türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Göl çevresinde yaşama imkanı bulunan kuş türleri; turna, balıkçıl, şah kartal, saz delicesi, arı şahini, balık kartalı, angut, uzunbacak gibi türlerdir. Kuş gözlemcilerinin sıkça uğradığı bu mekan tamamen doğal bir alandır ve yaz aylarında göl çevresinde piknik, kampçılık gibi aktiviteler gerçekleştirilebilir.

Gölün oluşumuna dair bir hikaye anlatılmaktadır ve bu hikaye tamamen dini efsanelere dayanmaktadır. Gölün giriş ücreti yoktur.

Yılın her mevsimi eşi benzeri olmayan bir güzelliğe bürünen bu alanın bulunduğu yerde, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın "Devlet Konukevi" adında bir tesisi işletilmektedir. Bu tesisten bağımsız olarak, tabiat parkında ve gölün çevresinde bulunan restoran, kafe, konaklama mekanları ve büfeler mevcuttur. Gölcük Gölü Koruma altına alınmıştır ve gölün yakınına araç ile girmek yasaktır ama tabiat parkının içine araç ile girmek serbesttir.

Daha çok yaz aylarında, balıkçılık, bisiklet turları, piknik, kampçılık, fotoğrafçılık, trekking gibi etkinlikleri gerçekleştirmek için çoğu yerli ve yabancı turist bu tabiat parkını ziyarete gitmektedir. Gölcük Tabiat Parkı her mevsim ziyarete açıktır ve yaz ayları başta olmak suretiyle her mevsim yoğun ilgi görmektedir.

Gölcük Tabiat parkının giriş ücretleri aracınıza göre şekillendirilmiştir ve şu şekildedir; tek kişi 5 TL, motosiklet ile 9 TL, otomobil ile 118 TL, minibüs ve otobüs ile 54 TL’dir.

Bolu’ya, kış aylarında giden ve kayak meraklısı olan herkesin uğradığı bir merkezdir. Çam ormanı içinde bulunan bu merkez, bilhassa kış aylarında eşi benzeri olmayan bir manzaraya bürünür. Kartalkaya Merkezi, yalnızca Bolu civarından değil, Türkiye’nin ve dünyanın çoğu yerinden turist ağırlamaktadır. Burada kış sporlarını gerçekleştirebilir ve isterseniz konaklayabilirsiniz.

Kartalkaya Kayak Merkezi, Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen "Bolu – Köroğlu Dağı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi" içinde yer almaktadır. Bölgede yer alan 5 adet tesis vardır ve bu tesisler; kış sezonunda, Aralık - Nisan ayları arasında hizmet vermektedir.

Kartalkaya’da, çeşitli zorluk seviyelerine ve boyutlarına göre ayılmış olan toplam, 40 kilometrelik 25 adet kayak pisti mevcuttur. Türkiye'nin en büyük ve gelişmiş “snowpark”ları Kartalkaya Kayak Merkezi’nde mevcuttur. Bu alanda çeşitli zorluk derecelerine sahip ana rampa-kicker line, bordercross, rail line ve rail-box’lar da bulunmaktadır. Kartalkaya tesislerinin tümünde özel kayak dersi alabilir ve kayak ekipmanı kiralayabilirsiniz.

Kullanılacak tesise göre giriş ücretleri değişmektedir.

Bolu’da ve etrafında yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda keşfedilen tarihi eserlerin korunması, sergilenmesi ve incelenmesi adına kurulmuş bir müzedir. Bolu Müzesi, arkeoloji ve etnografya olmak suretiyle iki farklı bölüme ayrılmıştır.

Bu müzede aşağı yukarı 1700 adet eser sergilenmektedir. Bunun yanı sıra, müze içinde sergilenmekte olan fazla sayıda tarihi sikke bulunması sebebiyle, sikkeler için özel bir bölüm konulmuştur. Müze 2 katlıdır ve bahçe bölümünde büyük eserler sergilenmektedir.

Müzenin arkeoloji bölümü giriş katta bulunmaktadır ve bu bölümde sergilenen eserler; Neolitik, Frig, Lidya, Eski Tunç, Urartu, Roma, Helenistik ve Bizans zamanlarına ait olan cam, mermer, pişmiş toprak ve maden eserlerdir, gladyatör mezarları, heykeller, büstler, eski yapılardan kalma kalıntılar ve mezarlardan çıkarılan iskeletlerdir. Tüm eserler kronolojik sıraya göre dizilmişlerdir.

Sikkeler için özel olarak yapılan bölüm, arkeoloji bölümü içerisinde bulunmaktadır. Bu bölümde sergilenmekte olan eserler; bronz, gümüş, altın sikkelerin olduğu büyük bir koleksiyondur. İki farklı grupta sergilenen sikkelerin ilk grubunda; krallık sikkeleri, Grek kent sikkeleri, Bizans ve Roma sikkeleri bulunmaktadır. İkinci bölümde ise İslami sikkeler mevcuttur.

Etnografya bölümü ise müzenin ikinci katında yer almaktadır. Bu bölümde sergilenmekte olan eserler; 19 ve 20. yüzyıla ait olan dini eserler, silah koleksiyonları, takılar, oya örnekleri, işleme ve dokuma kıyafetler gibi eserlerdir. Bu eserlerin haricinde, bu bölümün bir kısmında, Bolu evlerine ait ve Bolu bölgesinin kına gecelerini tanıtan birer vitrin mevcuttur.

Müzenin bahçesinde sergilenmekte olan eserler ise; büyük boyutlu eserler, büyük taşlar, mezarlar, lahitler, heykeller ve sütunlardır.

Müzenin giriş ücreti kişi başı 5 TL’dir.