Ardahan’da Mutlaka Ziyaret Etmeniz Gereken Gezilecek Yerler

Çıldır Gölü

Çıldır Gölü, Ardahan’ın en önemli doğal güzelliklerinden biridir. Bölgede, Akbaba ve Kısır Dağları arasında konumlanmış olan bu güzel göle gitmek için Ardahan veya Kars’tan kalkan minibüsleri kullanma şansınız bulunmaktadır.

Çıldır Gölü, yüksek bir rakımda bulunan doğal güzelliklerden biri olarak dikkat çekmektedir. 1959 metrelik bir yükseklikte yer alan bu müthiş doğal güzellik çeşitli akarsular tarafından beslenmektedir. Yılın her döneminde keyifle ziyaret edilebilen bu güzel yeri besleyen temel akarsular Büyükçay ve Yandere akarsularıdır. Çıldır Gölü’ne meşhurluğunu veren en önemli durumlardan biri de Doğu Ekspresi ile gezintiye çıkanların büyük bir bölümünün buraya uğramasıdır.

Göl, neredeyse 2 kilometrelik bir rakımda yer aldığından kış aylarında donmaktadır. Tıpkı yaz aylarındaki gibi kış aylarında da sıklıkla ziyaretçi ağırlayan bu güzel göl donduğunda üzerinde atlı kızaklar ile birlikte gezintiye çıkılmaktadır. Ayrıca gölde sazan balığı bulunduğu için kış mevsiminde bu çeşit bir avcılığın yapıldığı da bilinmektedir.

Çıldır Gölü, ziyaretçi saatleri açısından bir kısıtlamanın bulunmadığı doğal güzelliklerdendir.

Çıldır Gölü’ne girişler tamamen ücretsizdir.

Kalenin ismi günümüzde Şeytan Kalesi olarak geçse de bazı kaynaklarda bu ismin Çıldıran Kalesi, Kaçiş ve İblis Hisarı, Kal’a – ı Şeytan gibi değiştiği de görülmektedir. Kale, yüzlerce yıl boyunca iklimsel şartlar ile hasar görmüş olsa da bir bölümünün günümüze kadar ulaştığı söylenebilir. Ayrıca kalenin etrafı müthiş bir doğal atmosfere sahip olduğu için temiz hava almak adına da bu tarihi yapıyı ziyaret edebilirsiniz.

Ardahan Kalesi, dikdörtgen yapılı bir kaledir. 750 metreye yakın sur duvarlarının bulunduğu bu yapı, heybeti ile de dikkatleri üzerine çekmektedir. 2000’li yıllarda yüzlerce yıllık kale kalıntılarını görmek, ziyaretçilerde hoş etkiler bırakmaktadır. Çokgen planlı birbirinden farklı kuleler ile desteklenen bu yapı, şehrin tarihini en iyi şekilde yansıtmaktadır.

Ardahan Kalesi, yüzlerce yıllık bir yapı olarak dikkat çekerken çevresinde yapılan araştırmalar, bu tarihi çok daha geriye götürmüştür. Kale, 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır ve o günden günümüze kadar sorunsuz bir şekilde ulaşabilmiştir. Kale çevresinde yapılan arkeolojik çalışmalarda çıkartılan buluntulara göre çevrede yerleşim Eski Tun Çağı’na yani M.Ö. 3500’lü yıllara kadar dayanmaktadır. Sizler de binlerce yıllık yerleşim yerleri görmek adına Ardahan Kalesi çevresinde vakit geçirebilirsiniz.

Ardahan Kalesi’nde ziyaretçi saatleri açısından herhangi bir kısıtlama olmadığından dilediğiniz her an bu kaleyi görebilirsiniz.

Ardahan Kalesi’ne girişler ücretsizdir.

Kinzi Kalesi, şehrin yüksek noktalarından birinde yer almaktadır. 2200 metrelik bir rakıma sahip olan Kinzi Kalesi, önemli bir tarihi yapı olmasının yanı sıra ormanlık bir alanın içerisinde bulunmaktadır. Bu sayede bu tarihi yapıyı ziyaret ettiğinizde doğa ile iç içe vakit geçirme şansınızı da değerlendirebilirsiniz. Kalenin bulunduğu nokta Ardahan Ovası’na son derece hakim bir noktadır ve müthiş bir manzaraya sahiptir.

Kinzi Kalesi’nin kesin yapım tarihi bilinmemektedir fakat mimari özellikler göz önüne alındığında yapılış tarihinin Urartu Dönemi’ne denk geldiği düşünülmektedir. Tarih sahnesinde Selçuklular ve Osmanlılar tarafından da kullanılan bu özel yapı, günümüze de hasar alarak belli bir bölümü ile ulaşabilmiştir. Kalenin kullanıldığı dönemlerde savunma için inşa edildiği de bilinmektedir.

Kinzi Kalesi’nin günün her saatinde dilediğinizce ziyaret edebilirsiniz.

Kinzi Kalesi’ne girişler ücretsizdir.

Kalecik Kalesi, Ardahan’da yer alan ve yüzlerce yıllık bir yapı olması ile dikkat çeken yapılardan biridir. Urartular tarafından M.Ö. 8. yüzyılda inşa edildiği bilinen bu kale, Ardahan’ın en eski yapılardan biri olması ile dikkat çekmektedir. Aynı zamanda kalenin Kura Vadisi ile bir derenin birleştiği noktada kurulduğu da söylenebilir.

Kale günümüzde de sorunsuz bir şekilde ziyaret edilebilmektedir. Kalenin kuzey bölümünde yer alan yarı silindirik burçla takviye edilmiş olan kapısından geçilerek kale içine girilebilmektedir. Kalenin binlerce yıllık bir yapı olmasına rağmen günümüze sorunsuz bir şekilde ulaşmış olduğu da görülmektedir.

Kalecik Kalesi, günün her saatinde misafirlerini keyifli bir tarihi yolculuğa çıkartmaktadır.

Kalecik Kalesi’ne girişler tamamen ücretsizdir.

Haşimoğlu Rasim Bey Konağı, toplamda 3477 metrekarelik bir alana kurulmuş önemli bir yapıdır. Binaya girişler doğu cephesinden yapılmaktadır ve son derece gösterişli bir yapı olan Haşimoğlu Rasim Bey Konağı, günümüzde ziyaretçiler için adeta bir keyif noktasıdır. Bölgeye gittiğinizde Ardahan İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Hizmet Binası olarak kullanılan bu yapıyı sizler de ziyaret edebilirsiniz.

Haşimoğlu Rasim Bey Konağı’nın ziyaretçi saatlerine dair bir bilgi bulunmamaktadır.

Haşimoğlu Rasim Bey Konağı’na girişler ücretsizdir.

Mevlit Efendi Camii, şehir merkezinde bulunan bir diğer tarihi yapı olan Ardahan Kalesi’ne yaklaşık olarak 200 metre mesafede, kalenin doğusunda yer almaktadır. Caminin girişinde yer alan kitabeye bakıldığında da görüldüğü üzere bu ibadethane, 1701 yılında inşa edilmiştir. Yüzlerce yıllık bir yapı olmasından dolayı zamanla bazı bölümleri hasar gördüğü için yakın dönemde restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar ile birlikte günümüzdeki görünümüne kavuşturulan Mevlit Efendi Camii, mutlaka görmeniz gereken tarihi yapılardan biridir.

Mevlit Efendi Cami’yi ibadet saatleri içerisinde dilediğinizce ziyaret etme şansınız bulunmaktadır.

Mevlit Efendi Cami’ye girişler tamamen ücretsizdir.

Sevimli Kale, Ardahan’ın önemli tarihi yapıları arasındadır. Yapılan çalışmalar ile birlikte binlerce yıllık bir yapı olduğu anlaşılan Sevimli Kale’nin kesin yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir. Fakat bölgede uzunca yıllar hüküm sürmüş olan Urartu Devleti’nin yaptığı düşünülen bu kale, günümüze belli kısımları ile birlikte ulaşabilmiştir. Günümüze dek ulaşabilmiş olan yapının ikisi harap olmuş toplam beş farklı bölümü bulunmaktadır.

Açık bir alanda bulunan Sevimli Kale’yi günün her saatinde ziyaret edebilmek mümkündür.

Sevimli Kale’ye girişler ücretsizdir.

Akçakale Ada Şehri Kalıntıları, Neolitik Döneme ait mimari özellikler gösteren kalıntıların bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur. 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak ilan edilen bu bölge, başarılı bir şekilde korunmaya ve geleceğe taşınmaya devam edilmektedir.

Aynı zamanda Akçakale Adası üzerinde 10. yüzyıla tarihlenmiş olan eski bir kilisenin ve kalenin kalıntıları da yer almaktadır. Bu eski şehir kalıntılarını ziyaret ederek günümüze daha yakın olan kilise ve kale kalıntılarını da ziyaret edebilirsiniz. Tek nefli bir yapıya sahip olan bu eski kiliseyi ve diğer tüm tarihi yerleri görmek adına Akçakale Adası üzerinde bir gezintiye çıkmak sizler için yeterli olacaktır.

Akçakale Ada Şehri Kalıntıları’nı görmek adına herhangi bir ziyaretçi saati kısıtlamasının olmadığını bilmelisiniz. Günün her saatinde bu kalıntıları ziyaret edebilirsiniz.

Akçakale Ada Şehri Kalıntıları’nı görmek için Akçakale Adası’na girişler tamamen ücretsizdir.

Ardahan’ın en ilgi çekici tarihi yapıları arasında bulunan Taşköprü Kitabeleri, Çıldır ilçesi içerisinde yer alan Taşköprü Köyü’nde bulunmaktadır. Bu kitabeleri ziyaret etmek adına il merkezinden Çıldır ilçesine giden toplu taşıma araçlarını kullanabilirsiniz. Sonrasında ise kitabeleri ziyaret etmek adına özel araç veya özel taksiler ile birlikte Taşköprü Köyü’ne rahatlıkla gidebilirsiniz.

Taşköprü Kitabeleri, büyük bir kaya üzerinde bulunan, tarihsel açıdan son derece önemli yazıtlardır denebilir. Kitabelerin bulunduğu köye gittiğinizde görebileceğiniz gibi bu kitabeler, bölgede yer alan en eski kitabeler olma özelliğini göstermektedir. Yapılan çalışmalar ile ortaya konulduğu üzere kitabelerin Urartu Kralı 2. Sarduri’ye ait olduğu bilinmektedir. Binlerce yıllık bu yazıtları görmek ve tarihsel bir yolculuğa çıkmak için sizler de bu kitabeleri ziyaret edebilirsiniz.

Taşköprü Kitabeleri, herhangi bir saat kısıtlamasına takılmadan istediğiniz her an görebileceğiniz tarihi yapılardır.

Taşköprü Kitabeleri’ni görmek için herhangi bir giriş ücreti ödemenize gerek yoktur.

Övündü Mağarası, Çıldır ilçesinin Övündü Köyü’nde yer alan bir doğal güzelliktir. Kalker kaya kütlelerinin oyulması ile iki farklı mağaranın oluşması sonucu günümüze kadar ulaşmış olan bu doğal yapı, ziyaretçiler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir. Dışarıdan bakıldığında Övündü Mağarası, koca deliklerin açıldığı büyük bir kaya parçasına benzemektedir.

Ortakent Mağarası ise Kura Nehri’nin kenarında yer alan kayalara oyulmuş bir yapıdır. Yontma Taş Çağı’na ait olduğu düşünülen bu mağara, binlerce yıllık bir yapı olması sebebi ile tarihi açıdan da büyük bir önem taşımaktadır. Aynı zamanda mağarada yer alan büyük bir kilise kalıntısı da bulunmaktadır. Bu yapı içerisindeki yüzlerce yıllık kiliseyi de sorunsuz bir biçimde ziyaret edebilirsiniz.

Övündü ve Ortakent mağaralarını günün her saatinde sorunsuz bir şekilde ziyaret edebilirsiniz.

Övündü ve Ortakent mağaralarına girişler tamamen ücretsizdir.

Yalnızçam Yaylası, tabiatın insanlığa verdiği hediyelerden biri olarak görülmektedir. Yemyeşil bir doğaya sahip olan ve bazı bölgelerinde bulunan su birikintileri ile sizlere keyifli anlar vaat eden bu güzel yayla, aynı zamanda Ardahan’ın Doğu Karadeniz’e açılan kapısı olarak da dikkat çekmektedir.

Bölgeyi ziyaret ettiğinizde sizler de bu güzel yaylada vakit geçirebilir, kamp kurma şansınızı değerlendirebilirsiniz. Fakat etrafta herhangi bir işletme olmadığı için sizlere lazım olacağını düşündüğünüz her şeyi yanınıza almanız gerektiğini de unutmayın. Bölgede vakit geçirmek ve doğa ile iç içe olmak sizlere büyük keyif katacaktır.

Yalnızçam Yaylası’nı günün her saatinde sorunsuz bir şekilde ziyaret edebilirsiniz.

Yalnızçam Yaylası’na girişler tamamen ücretsizdir.

Aktaş Gölü, Ardahan ile Gürcistan sınırında yer alan önemli bir doğal güzellik olarak dikkat çekmektedir. Bölgeyi ziyaret ettiğinizde görebileceğiniz gibi müthiş bir manzaraya sahip olan bu özel nokta, mutlaka görmeniz gereken yerlerdendir. Aktaş Gölü’ne gitmek için şehir merkezinden kalkan otobüs, minibüs ve özel taksi gibi ulaşım seçeneklerinden birini değerlendirebilirsiniz.

Tektonik hareketler sonucunda oluşan Aktaş Gölü, 27 kilometrekarelik bir alana yayılmıştır ve bu alanın 14 kilometrekaresi Türkiye sınırları içerisinde bulunmaktadır. Gürcistan ile ortak bir doğal güzellik olarak görülebilecek Aktaş Gölü, 10 metre derinliğe kadar ulaşabilen noktalara da sahip olmasına rağmen son derece sığ bir göldür.

Aktaş Gölü üzerinde 12 farklı küçük ada bulunmaktadır. Göl, çevredeki derelerden sürekli olarak beslendiği için her zaman belli bir seviyenin üzerinde kalmaktadır. Eğer Aktaş Gölü’nü ziyaret etmek isterseniz yanınıza bir fotoğraf makinesi almayı unutmayın çünkü bu göl, müthiş manzaralar ile birlikte sizleri karşılamaktadır.

Aktaş Gölü’nün herhangi bir ziyaretçi saati kısıtlaması bulunmamaktadır.

Aktaş Gölü’ne girişler tamamen ücretsizdir.

Karagöl – Sahara Milli Parkı, 1994 yılında milli park olarak ilan edilmiştir. 3.251 hektarlık bir alana yayılan bu doğal güzellik, Karagöl ve Sahara Yaylası olmak üzere 2 farklı alandan oluşmaktadır. Milli Park’ın Karagöl bölümünde ormanlar, çayırlar ve göl yer almaktadır. Yöre halkı ve turistler bu bölgeyi genellikle piknik alanı olarak kullanmaktadır. Bu yüzden Karagöl bölümü, yılın her döneminde sosyal açıdan hareketli bir noktadır. Sahara bölümü ise çeşitli yaylaların yer aldığı yemyeşil bir bölgedir. Geleneksel yayla kültürünün yaşatıldığı bu noktalarda da görmeniz gereken pek çok farklı nokta bulunmaktadır.

Karagöl – Sahara Milli Parkı’nın herhangi bir ziyaretçi saati kısıtlaması bulunmamaktadır.

Karagöl – Sahara Milli Parkı’na giriş ücreti yayalar için 5 TL iken bu ücret otomobiller için 10, küçük minibüsler için ise 25 TL’dir. Aynı zamanda bölgede yer alan gölde kayık gezintisine çıkmanın bedeli de 20 TL’dir.

Cemal Tural Tabiat Parkı, pek çok farklı bitki ve ağaç türü ile ziyaretçilerine keyifli anlar vaat etmektedir. Bu bitki ve ağaçların yanı sıra bu tabiat parkı içinde hayvan çeşitlerine rastlamak da mümkün olduğu için doğa ile iç içe vakit geçirmek sizler için keyifli olacaktır. Temiz hava almak ve piknik yapmak için yöre halkının da sıklıkla tercih ettiği yerlerden biri olan Cemal Tural Tabiat Parkı, ziyaret etmek isteyebileceğiniz doğal bölgelerden bir tanesidir.

Cemal Tural Tabiat Parkı, her gün 08:00 – 00:00 saatleri arasında ziyaretçilerine kapılarını açmaktadır.

Cemal Tural Tabiat Parkı’nda giriş ücretleri yayalar için 3 TL, otomobiller için 9 TL ve minibüsler için ise 27 TL’dir.

Bülbülan Yaylası, bulutların arasında yer alan, yemyeşil doğası ile dikkat çeken bir doğal güzelliktir. Doğu Karadeniz sınırında yer alan bu doğal alana gittiğinizde sizler de temiz hava alabilir, aynı zamanda doğanın keyfini çıkarabilirsiniz. Dağ tırmanışı ve zorlu doğa yürüyüşleri için de ideal noktalardan olan Bülbülan Yaylası’nda, şehirden psikolojik olarak da ulaşabilirsiniz.

Bülbülan Yaylası’na günün her saatinde gidilebilmektedir.

Bülbülan Yaylası’na girişler ücretsizdir.

Suatan Şelalesi, dağ tırmanışları ve doğa yürüyüşleri için sıklıkla tercih edilen noktalardandır. Zorlu parkurları geçtikten sonra bu müthiş güzelliği gördüğünüzde çektiğiniz zorluklara değeceğini göreceksiniz. Aynı zamanda şelale yolunda karşınıza Orta Çağ’dan kalma tarihi Tamara Odaları da çıkacaktır.

Suatan Şelalesi’ni günün her saatinde rahatlıkla görebilirsiniz.

Suatan Şelalesi’ne girişler tamamen ücretsizdir.

Kura Nehri, 1515 kilometrelik son derece uzun bir nehirdir. Ardahan’ın Göle ilçesinde doğan bu nehir, Gürcistan’ı tamamen geçtikten sonra Azerbaycan denizine dökülmektedir. Bu güzel nehrin 76 kilometrelik bir bölümü Ardahan il sınırları içerisinde yer almaktadır. Kültürel açıdan da önemli olan bu güzel alanı ziyaret etmek sizlere de keyif katacaktır. Nehrin üzerinde bulunan köprüler ve kışın bu doğal güzelliğin buz tutması da atmosferik anlamda etrafa daha da güzellik katmaktadır.

Kura Nehri, haftanın ve günün her anında sorunsuz bir şekilde ziyaret edebileceğiniz bir doğal güzelliktir.

Kura Nehri’ni görmek için ödemeniz gereken bir giriş ücreti bulunmamaktadır.

Günün belli bir saatinde Ardahan’da oluşan bir gölge, Atatürk’e bir hayli benzemektedir. Bu silüeti görmek adına günün belli saatlerinde Damal ilçesinde yerinizi almanız yeterli olacaktır. İlk olarak 1954 yılında bir çoban tarafından keşfedilen bu silüet, o günden beri turistlerin büyük ilgisi ile karşılaşmaktadır.

Atatürk Silüeti’ni görmek adına Damal ilçesine günün her saatinde gidebilirsiniz.

Atatürk Silüeti’ne girişler ücretsizdir.