Çivril Eumania Antik Kenti

Antik kent, Işıklı köyü, Çivril-Dinar yolu üzerinde bulunan doğal su kaynağının yakınlarında yer alan bir yerdir. Günümüzde bu bölgenin adı Sarıbaba Tepesi olarak da bilinmektedir.

Burada yer alan düzlük bölgede, antik dönemlerden günümüze kadar gelen çok sayıda eser bulunmaktadır. Bu eserlerin birçoğu henüz gün yüzüne çıkarılamamıştır fakat burada bir kent olduğu keşfedilmiştir. Keşfedilen bu antik şehrin bir tıp merkezi niteliğinde kullanılmış olduğu ve hem tedavi hem de eğitimin bir arada verildiği bilinmektedir. Eumania Antik Kenti, Bergama Kralı 2. Eumenes adına kurulmuştur ve Bizans Dönemi’nde kale görevi görmüştür. Bu alanda elde edilen tarihi eserlerin birçoğu çevredeki müzelerde sergilenmektedir ve bazı eserler burada, herkese açık bir biçimde, sergilenmektedir. Özellikle antik yapılara ve tarihi eserlere ilgisi olan turistlerin keyifle ziyaret edebileceği bir mekandır. Burada tarihi eserleri yakından inceleyebilir ve hoş fotoğraflar çekebilirsiniz.

Antik kentin giriş ücreti yoktur.

Bu tarihi eserler, Çivril merkezinden yaklaşık 38 kilometre uzaklıkta, Özdemirci Mahallesi’nde yer almaktadır. Köy minibüsleri ya da özel araç ile yaklaşık 35 dakikada ulaşım sağlanabilir, ulaşımı gerçekleştirmek için D595 Yolu kullanılabilir.

Bu tarihi mezarlık içerisinde, Türklere ait, çok sayıda balbal taşı bulunmaktadır. Bu taşlar, genellikle savaşçıların mezarlarına, anıt olarak mezarların yanına dikilmişlerdir. Türk kavimlerine ait olan en eski geleneklerden bir tanesi olan balbal taşı dikme, Türklerin Anadolu’ya girmelerinden sonra, Anadolu’da oldukça yayılmıştır. Bu mezarlığın yaklaşık 3,5 kilometre yakınında, yine aynı isimle, bir mezarlık daha bulunmaktadır. Bu mezarlıkların ve taşların yapımına ait kesin tarih bilinmemektedir. Fakat eldeki bilgilerden yola çıkılarak Malazgirt Savaşı ve Miryokefalon Savaşı sonrasında yapılmış oldukları tahmin edilmektedir. Bu tarihi alanda sık sık çalışmalar düzenlenmektedir ve halka açık bir yerdir. Bu tarihi mezarlık, Çivril’i ziyaret eden tarih ve kültür meraklısı olan çok sayıda turistin gidip gördüğü bir yerdir.

Mezarlığın giriş ücreti yoktur.

Caminin inşasına dair herhangi bir kayıt bulunamamıştır ama mimarisi ve yapımda kullanılan malzemeler incelendiğinde, 13. ya da 14. yüzyılda inşa edilmiş olabileceği tahmin edilmektedir. Cami, dörtgen planlı bir biçimde inşa edilmiş ve inşasında tuğla ile kesme taş kullanılmıştır. Duvarların inşasında taş, kubbe yapımında ise tuğla kullanılmıştır. Caminin pencereleri iki sıra şeklinde dizilmiş ve üst kısımdaki pencerelerde sivri kemerler mevcuttur. Caminin minaresinin giriş bölümü caminin içerisindedir. Caminin hemen her yerinde yapılmış olduğu düşünülen, günümüzde yalnızca izleri görülmektedir, motifleri ve süslemeleri silinmiştir. Günümüzde halka açık olan ve kullanılmaya devam eden bu cami, tarihi yapılara ve mimari eserlere ilgisi olan çok sayıda turistin ilgisini çekmektedir. Çivril’i ziyaret eden turistlerin birçoğu bu camiyi ziyaret etmektedir.

Yapının giriş ücreti yoktur.

Bu cami, 1882 tarihinde inşa edilmiştir ve giriş kapısında bir kitabe bulunmaktadır. Kitabe üzerinde çeşitli yazılar yazmaktadır ve Ömer Ağa isimli biri tarafından inşa edilmiş olduğu ifade edilmektedir. Bu yapı, dikdörtgen planlıdır ve duvarların inşasında kerpiç, tuğla, kesme taş bloklar ve ahşap kullanılmıştır. İç tarafta, pencerelerin altına kadar, kesme taşlar kullanılmıştır ve dış tarafta, aynı ölçüde, tuğla kullanılmıştır. Pencerelerin üst kısımları ise kerpiç kullanarak örülmüştür. Caminin çatısı ise; ahşap üzerine kamış ve toprak örtülerek yapılmıştır. Cami içinde ve dışında çok sayıda süslemeler, motifler yer almaktadır. Bu yapı, meydana gelen doğal afetler ve bakımsızlık nedeniyle yıllar boyunca hasar görmüştür. Daha sonra cami koruma altına alınarak restore edilmiş ve günümüzde halen kullanılmaktadır. Her mevsim açık olan bu cami, mimari eserlere merakı olan ziyaretçilerin sıkça misafir olduğu bir yapıdır.

Yapının giriş ücreti yoktur.